Deneysel Micius, zarif optik ekipmanı ile, Dünya’nın etrafını dolaşmaya devam edecek
“Casus uydusu” terimi, yeni Çin uzay aracının başarılı testiyle yeni bir anlam kazandı.
Misyonu, ilke olarak, kuantum bilimi yasalarını kullanarak kırılmaz gizli iletişim kanalları sağlayabilmek. Micius olarak da adlandırılan uydu, türünün ilk örneği ve geçen Ağustos ayında Gobi çölünden fırlatıldı. Her şey, şimdi kullandığımızdan çok daha güvenli olması düşünülen yeni bir internet türüne doğru ilerlemenin bir parçası. Deneysel Micius, zarif optik ekipmanı ile, Dünya’nın etrafını dolaşmaya devam edecek ve 1,200km ile birbirinden ayrılmış dağ üstüdeki taban üsse ulaşacak.
Uyduda yer alan optikler çok önemli. Gizli mesajları “anahtarları” kodlayabilen ışığın parçacıklarını veya fotonlarını yer istasyonlarına dağıtması gerekiyor. Çin’in Anhui Eyaletinde bulunan Hefei’de bir araştırmacı olan Jian-Wei Pan, “Bence, dünya çapında bir kuantum alanı yarışına başladık” diyor.
Dağınık iş ve gizli şifreleme
Birçok yönden Kuantum gizliliği, mali verilerimizi zaten gizli tutan şifrelemelerin benzeri olmalıdır. Hassas bilgiler, alışveriş yapan taraf ile çevrimiçi mağaza arasında paylaşılmadan önce, daha sonraki karakterleri değiştirmek için kullanılan karmaşık bir numara değişimini içeriyor. Ayrıca, mağazanın metnin güvenli bir şekilde çözülmesini sağlayacak anahtarı gizlemesi esas kabul ediliyor. Kuantum kriptografisi, denildiği gibi, anahtarı gizlemek için kuantum bilimin gücünü kullanarak gizlilik olayını bir adım daha ileri taşıyor. Deneysel Micius, zarif optik ekipmanı ile, Dünya’nın etrafını dolaşmaya devam edecek.
Kuantum mekaniğinin kurucularından Werner Heisenberg’in 90 yıl önce gerçekleştirdiği gibi, atom veya ışık fotonu gibi bir kuantum sisteminin herhangi bir ölçümü ya da algılanmasının, sistemi kontrolsüz ve önceden tahmin edilemez şekilde değiştireceğini ifade ediyor. Bu kuantum belirsizliği, gizli iletişim yapan kişilerin, üzerinde casus olup olmadığını öğrenmelerine izin veren bir özelliktir: Dinleyicinin çabaları bağlantıyı bozacaktır. 
Tipik olarak, eşzamanlı kuantum ikizleri gibi oluşturulan, doğan foton çiftleri, ne kadar süreyle ayrıldıkları veya ne kadar uzaklaştıklarına bakılmaksızın kuantum özelliklerini paylaşacaklardır. Fotonları daha sonra, alışveriş yapan kişi ve mağaza tarafından okunurken, bir mesajı şifrelemek için kullanılabilen sayısal anahtar oluşacak. (Ölçümler bir kaçakçının parazitini göstermediği sürece) Böylece alışverişin güvenliği ve gizliliği sağlanmış olacak. Kendini parazit gibi gösteren bir satıcı ya da müşteri elimine edilebilecek.
Çaprazlama telekomünikasyon sistemi
2008 yılında Viyana’da kurulan bir ağ, kenti çaprazlayan telekomünikasyon fiber optik sistemini, bu “dolaşan fotonları” toplamak için başarıyla kullandı. Ancak optik elyafın en net yanı bile ışığa karşı sisli görünüyor, o da yeterince uzunsa. Ve geçen yıl başlatılan Shanghai’den Pekin’e olan iddialı 2.000 km’lik bir bağlantı, her 100 km’de bir tekrarlayıcı merkezlere ihtiyaç duyuyor – geleceğin kuantum bilgisayar korsanlarının zayıf noktaları tam da burayı hedefliyor. Ve bununla Anton Zeilinger, Viyana ağ alanının ve yaratıcısının öncülerinden biri olduğunu, bunun yerine uydu yoluyla iletişim kurmasının nedenini açıklamış oluyor.
“Yerde, havada, cam elyaflar vasıtasıyla – 200 km’den daha fazla gidemezsiniz, bu yüzden uzaydaki bir uydu, çok büyük bir mesafeye gitmek istiyorsanız sizin seçiminizdir” diyor.
Nokta, boşluk vakumunda, kuantum sinyalini karıştırmak için hiçbir atom içermez.
Eski bir Çinli filozofun adını taşıyan Micius’la yapılan testleri bu kadar önemli kılan şeyde bu açıklar.
