Sosyal medya şirketi Snap, Google Cloud Platform ile büyük bir sözleşme imzaladı. Peki bu ne demek?
Bu hafta halka arza hazırlanan Snap, Google’ın bulut platformunun en büyük müşterisi olmasını sağlayan bir sözleşme imzaladı. Bu sözleşme beş yıllık ve 2 milyar dolar değerinde.
Microsoft Azure için 2.7 milyar dolar ve Amazon Web Service için 12.2 milyar dolar yıllık gelir öngörülen bu pazarda, RBC Sermaye Piyasaları analisti Mark Mahaney, Google’ın bulut platformu için yıllık 1 milyar dolar gelir oranı öngördü. (Ayrıca Snap’in AWC ile de 1 milyar dolarlık bir sözleşmesi bulunuyor.)
Peki, Snap bu paraya Google’dan ne alacak?
Google, hangi servislerin Snap şirketine sağlanacağını söylemiyor. Ancak Google’ın bulut hizmeti altında dört ana servisi bulunuyor: Google tarafından yönetilen sunucularında veri depolaması için Cloud Storage (Bulut Deposu), veri alımı ve yönetimi için Compute Engine hizmeti, uygulama geliştirmek ve çalıştırmak için App Engine hizmeti, veri analizi için BigQuery hizmeti, ve son olarak makine öğrenme kitleri paketi.
Snapchat’in App Engine üzerine kurulu olduğunu biliyoruz. App Engine ne işe yarıyor derseniz de, Google tarafından yönetilen veri merkezlerinde müşterilerin kendi servislerini host etmesine izin veren uygulama.
Bulut sistemleri uygulamaların daha hızlı ve verimli çalışmasını sağlayacak şekilde sunucuların şirketler tarafından daha kapsamlı kullanılmasına olanak sağlıyor.
App Engine, Google’ın temel bulut servislerinden bir tanesi. Kullanıcıların sunulan servis ve araçlar ile yazılım üretmeye olanak sağlıyor, güvenliğin sağlandığını kontrol ediyor ve yeni özelliklerin test edilmesini sağlıyor. Ayrıca uygulamaların yoğun kullanıcı trafiğine dayanabilmesini sağlıyor. Bu uygulamayı kullanan başka şirketlere örnek Best Buy ve firmalara bulut telefon sistemleri sunan Dialpad de var.
Şimdi sizlere diğer firmalardan oluşan örneklerle Snap’in hangi araçları nasıl kullanabileceğini anlatacağız.
Analiz firması Enterprise Strategy Group’un raporuna göre Google bulut müşterisi olan Spotify, kullanıcı dinleme verisini analiz etmek için BigQuery’yi kullanıyor. ESG yaşa, cinsiyete ve pazara göre bir sorgu arattığı zaman, diğer araçlarla 5 saatte elde edilen sonucu, BigQuery sadece 8 dakika içerisinde elde ediyor.
Bir başka örnekte ise Dialpad karşımıza çıkıyor. CEO’su Craig Walker’a göre iş yeri iletişim sistemleri (UberConference gibi) satan firma, Google’ın bulut servisini kullanıyor. Kullanıcıların video, sesli arama veya konferans konuşmalarını başlatmaları ve iletişimi devam ettirmeleri için App Engine uygulaması burada devreye giriyor.
Eski bir Google çalışanı da olan Walker’ın dediğine göre Dialpad gerçek ses ve video görüşmelerini kendi veri merkezleri aracılığıyla iletiyor. Bunun görüşmelerinin kalitesini arttırmak ve ellerinde tutmak için olduğunu söylüyor. En ufak bir kesinti kullanıcı olan bizleri üzmeye yeterken, konuşma kalitesi gerçekten de önemli bir ayrıntı.
Bu servisi kullanmak için bazı limitler var. Bu yüzden de Google’ın servislerini çokça kullanan firmalar her şeyde bu servisten yararlanamıyorlar. Dialpad’in aramalardaki yaklaşımı, Snapchat’in durumu ile benzerlik taşıyor. Hani uygulama içerisinde yapılan sesli veya görüntülü konuşmalar gibi.
Snap, ayrıca belirli görevleri otomatikleştiren daha karmaşık programlara değinen Google’ın makine öğrenme yazılımını da tercih edip kullanabilir.
Snap hali hazırda doğru reklam konumlandırmaları için bir makine öğrenme algoritması kullanıyor. Hangi kullanıcıların hangi reklamlara karşılık verebileceğini tahmin ederek o reklamları o kullanıcılara göstermek üzerine çalışan bir algoritma. Buradaki amaç reklamlara alınan aksiyonları arttırmak. Daha fazla müşteriye göstermek yerine, doğru müşterilerle uygulamanın indirilmesini sağlamak gibi.
Snap, Google ile olan bulut servisi anlaşmasının hayatı önem taşıdığını belirtiyor. Bunu Yayınladıkları S1 belgesinden da anlamak mümkün. “Google Bulut operasyonlarıyla aramızdaki bağlantının bozulması veya parazitlenmesi işimizi negatif etkileyerek ciddi anlamda zarara uğratacaktır.”
