Yalan doğamızda var ama neden yalan söylüyoruz?
Beyaz yalan. Tanıdık geldi değil mi?
Çoğumuz günlük yaşantımızda kurduğumuz ilişkilerde pek çok kez kendimize göre rengarenk yalan söylüyoruz. Derecelendirmeye bile aldığımıza göre demek ki hayatımızda oldukça önemli bir yeri var. Yalan doğamızda var dersek çok abartmış olur muyuz? Bizce değil. Bukalemunları düşünün.
Yalan gerçekte nedir?
Avını yakalamak ya da tehlikeleri önlemek için anında bulunduğu ortamın rengine bürünerek bir aldatmaca yapar. Yuvasında kendisini izleyen avcıdan habersiz kuş, avcıyı birden karşısında gördüğünde yaralı taklidi yapar. Bu sayede kendisini ve yavrularını kurtarır ve tehlikeden uzaklaştırır. Aynı şekilde belgesellerde pek çoğumuz yaralı ceylana saldırmayan aslanın görüntülerini vay be koca yürekli aslan diyerek izlemişizdir. Oysaki yalancı ceylan paçasını kurtarmanın bir yolunu bulmuş aslanın haberi yok. Doğada yalan işe yarıyor gibi görünüyor. Bir bakımdan bizlerinde sıkı sıkıya sarıldığımız ve hayat kurtardığını düşündüğümüz beyaz yalanlarımız var. Ancak hayatta kalabilmek için bazen yalanların açığa çıkarılmasına da ihtiyaç var. Özellikle terör olaylarının arttığı, toplumsal terörün tetiklendiği dönemlerde doğru bilgiye ulaşmak oldukça zorlaştı.
Peki ya size nörobilimcilerin yalanınızı açığa çıkardıklarını söylesek? Bilim insanları nörosinir üzerine yaptıkları incelemeler sonucunda yalan söylemek ve yalan söyleyen kişilerle ilgili bazı tespitlerde bulundu. Öncelikle yalan söyleyen kişiler eğer bir Sherlock Holmes değil iseler kendilerini ele veriyorlar.Mimikler asla yalan söylemiyor!
Beden dili ve “yalan söyleme sanatı” konusuna yıllarını vermiş araştırmacı California Üniversitesi’nden Paul Ekman şunları söylüyor: İyi bir eğitimle herkes yalan söyleyeni beden hareketlerinden ve mimiklerinden anlayabilir. Ekman’a göre yalan söylemek sinir sisteminde bir uyarıcının aktive olmasına sebep oluyor ve bu kişiyi olduğundan daha kaygılı şekle sokuyor. Çünkü yalan söyleyen kişi, anlattığı şeyin doğrusunu bildiğinden bir nevi kendi sistemlerine ve beynine karşı bir savaş veriyor. Ayrıca yüz kaslarının çalışmasını sağlayan sinirler, duyguların işlenmesinden sorumlu beyin bölümleriyle bağlantılı. Öyle ki, yalan söyleyen kişi yüzüne ifadesini yansıtıyor. Tabi duygu karmaşası yaşamıyorsa. Siz yine de şüphelendiğiniz herkesin yalan söylediğini düşünüp ilişkilerinizi yıpratmayın. Ne olur ne olmaz.
Söylenen şeyin yalan olduğunun saptanması ise yalan söyleyen kişinin duygusal boşluklarında oluşacak çatlaklara bağlı. Yani maskesinde oluşan çatlaklar, duygusal dünyasındaki bir takım gerçeklikleri ele verebilir. Bunu da ancak bu konuda eğitimli ve nörobilim alanında çalışmalar yapmış psikolog ve bilim insanları tespit ve tedavi edebilir. Yani etrafınızda böyle insanlar varsa peşin hükümlü olup kararını vermemelisiniz çünkü yalan söylemek herkesin kusuru. Tedavi eder diyoruz çünkü yalan söylemek bir hatalık eğer ki bir alışkanlığa dönüşmüşse. Adı da mitomani. Yani eğer hala yalan söylemeyi hayat kurtarıcı sanıyorsanız lütfen bir daha düşünün.