AAC, de facto format standardı
90’lı yıllardan bu yana müziği satın alma (ve çalma) alışkanlığımızda devrim oluşturan format olan MP3, tabiri caizse resmi olarak emekliye ayrıldı. Bu formatın yapımcısı olan Alman araştırma enstitüsü ‘Fraunhofer Institute for Integrated Circuits’ MP3’le alakalı patent haklarını iptal ettiğini açıkladı. Bir başka deyişle MP3’ün hayatta kalmasına artık destek olmak istemiyor, çünkü 2017 yılında müzik depolamak için daha iyi yollar var. Rahat uyu MP3…
Fraunhofer Institute’un direktörü NPR’a, ‘Advanced Audio Coding (AAC)’ formatının telefonlara müzik ve video indirmede ‘de facto’ (kendiliğinden gelişen) standart haline geldiğini söyledi. Bu format daha etkin ve daha yüksek işleve sahip. Zira TV ve radyo yayını yapılırken yüksek kaliteli ve düşük titreşimli ses sağlamak için bu format, MP3’ten çok daha kullanışlı.
Ses şifreleme konusunda temel araştırmalar 1980’li yılların sonlarına doğru Erlangen-Nurnberg Üniversitesi’nde başlamıştı. Oradaki araştırmacılar ve Fraunhofer Institute’te bulunanlar güçlerini birleştirerek naçizane MP3 standardını ortaya çıkarmışlardı. Bu format, orijinal dosyanın depolanma alanını %10 oranında azaltıyordu. Ki bu da o zamanlar abidevi bir düşüş anlamına geliyordu. Stephen Witt’in ‘How Music Got Free’ kitabına göre müşterek sabotaj ve diğer başarısızlıklar MP3’ü ‘alakasızlık’ moduna hapsetmişti. Nihayet Fraunhofer yazılımı kullananların şarkıları, kendi PC’lerinde compact disc’lerden MP3 dosyalarına dönüştürmelerine imkan verdi. Ki bu noktadan sonra MP3 formatı düşüş kaydetmeye başladı.
Bununla birlikte 90’lı yılların sonları itibariyle bu küçük dosyalar, yeni yeni oluşmaya başlayan internet ortamında gezinmeye başlamış ve böylece dijital korsanlık rüzgarının altın çağını yaşamasına sebep olmuştu. Napster ve Kazaa gibi popüler kişiden kişiye servislerin, insanların bu şarkıları bir tıklamayla indirmelerine ev sahipliği etmesiyle MP3, yasa dışı müzik paylaşımının yönlendirici etkeni haline gelmişti. Tabii bu format aynı zamanda online müzik satış firmalarının insanların dijital olarak edindikleri müzik ihtiyacını karşılamak için yasalara uygun şekilde mücadele vermelerine sebep olması noktasında da olumlu katkıları olmuştu.
Apple’ın iTunes mağazası bu pazarı domine ederek, müziğin, MP3 çalar pazarına mukabil olan iPod’a akışını sağladı. Apple hemen hemen en başından beri kullanıcılara AAC kullanımı seçeneğini vermiş, ve bu format tabii varis olma rüştünü ispat etmişti.
Her şeye rağmen MP3’ün, sıradan insanların internet’in veri paylaşımındaki gerçek potansiyelini (her ne kadar pek yasal yollardan olmasa da) ilk kez yaşamalarını sağlamış olması noktasında tarihteki yerini kazanmayı hakkettiği de bir başka gerçek.