Wolfenstein II: The New Colossus
Wolfenstein II: The New Colossus dört aydan az bir zaman geçmiş olmasına rağmen daha şimdiden bitmiş gibi duruyor. Oyun, 2014 yılında Wolfenstein: The New Order’ın kaldığı yerden devam ediyor gibi. Kahraman B.J. BLazkowicz Alman U-botunun güvertesinde komadan uyandığında ayakları sakat, tekerlekli sandalyeye bağlı durumda. Naziler uzun zaman önce savaşı kazanmış, 1961 yılında dünyaya hakim olma hedeflerini daha da öteye taşımışlardır. Fakat bir yandan da oyunun tek adamlık ordu mahiyetindeki kahramanından da korkmaktadırlar. Korkmakta da haklılar zira Wolfenstein 35 yıldır mücadele veriyor.
Blaczkowicz’in düşmanları ona bazı lakaplar takmış (örneğin Terörist Billy), fakat yıllarca süren mücadele ve savaşın dehşeti vücudundaki savaş yaralarıyla bitkin düşürmüştür onu. Hem fiziksel, ve hem de ruhsal açıdan. Hatta görünen o ki, schmeckle (robotik kol)’ı dahi artık çalışmamaktadır. Erkeğin zayıf düşmesi, testosteron hormonu ile dolu devasa bütçelere sahip video oyunlarında ender görülen bir kavramdır.
Bu savaş yaraları E3’te bu hafta yayınlanan demoda Blazkowicz’e yarı felçli olması nedeniyle savaş gemisi etrafında kılavuzluk yapmak zorunda bıraktı bizi. Şöyle ki: tekerlekli sandalyeye bağımlı olmak son derece savunmasız olmak anlamına geliyor. Genellikle toplu katliam yapmak için kullandığım enstrümanları tutmaya ayrılmış ellerim artık sandalyenin tekerleklerini çevirmeye mahkum olmuştu. Silah bulduğumda hızım biraz düşmüş gibiydi çünkü o noktada sandalyeyi tek elimle iterken, diğer elimle de silahı tutuyordum.
Sandalyeden düşüp, çaresiz kaldığım anlar da oldu. Ve tabii tekerlekli sandalyeler merdivenleri çıkamazlar. Yani güvertede aşağıya indikçe, geride bıraktığım alan artık erişilemez oluyordu benim için.
Oyuncuyu kısıtlanmış ya da klostrofobik hissettirmeden düz bir hat üzerinde tutmanın ilginç bir yolu aslında. Tabii nasıl ilerleyeceğimi çözemediğim için aynı yerden defalarca geçmek zorunda kaldığım için kendimi engellenmiş hissetmedim diyemem. Fakat sandalyenin tekerleklerini hızla çevirdiğimde diğer alana geçiş yapmamın kolaylaştığını fark ettiğimde, ve çevreyi nasıl okuyacağımı anladığımda, gemide hareket daha da kolaylaşmıştı.
PC’de oynadığım tanıtım bölümüne dayanarak şunu söyleyebilirim, oyunun bu hali gösteriyor ki Machine Games serinin son kaldığı yerden itibaren başlamış yeni versiyon üzerinde çalışmaya. Demolar yanıltıcı olabilir (özellikle de E3’te) ama The New Order ve genişleme paketi The Old Blood’ın geldikleri olumlu nokta, oyunun devamının 27 Ekim’de de aynı güzellikte süreceğini gösteriyor olsa gerek.