Su-kara dağılımının önemi
Kayalık, yaşanabilir bir gezegenin neye benzediğini hayal ettiğinizde kara ve okyanus dağılımı ideal oranda olan bir başka dünya benzeri gezegenin gözünüzün önüne gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Fakat maalesef bu, gerçek hayatta da böyle olacağı anlamına gelmiyor. Hatta hiç kara parçasının olmadığını görerek şaşkınlığa uğrayabilirsiniz.
Barcelona Üniversitesi’nde bir araştırmacı olan Fergus Simpson, belirli oranda su barındıran herhangi bir gezegenin bütünüyle (ya da hemen hemen bütünüyle) sular altında kalmış olması ihtimalinin yüksek olduğunu öne sürüyor. Bir gezegendeki olası bir çok etkeni hesaba katan bilgisayar simülasyonları oynatan araştırmacı, su yüzeyinin üzerinde kalan kara parçası oranının yüzde 10’dan daha az olduğu sonucuna vardı (Dünya’da bu oran %29 seviyelerinde).
Daha az seviyede su bulunduran gezegenler, çöllerin hakim olduğu bir manzaraya sahip görünümler ortaya çıkardılar. Aynı zamanda büyüklük de önemli rol oynuyor. Büyük ölçekli yaşanabilir gezegenlerin (Dünya da dahil olmak üzere) derin okyanuslar ve güçlü yer çekimi sayesinde su dünyaları olmaları daha olası iken, daha küçük gezegenlerin daha kuru oldukları gözleniyor.
Eğer makul seviyede tutarlı iseler Dünya’ya işaret eden veriler, olağan dışı derin su kaynakları nedeniyle ender bir seviyeye ulaşıyorlar. Dünya’nın görüntüsüne rağmen sadece su bulunan bölgeler, gezegenin geri kalan bölgeleriyle kıyaslandığında az bir miktara denk geliyor. Öyle ki bu seviye karayı su basmayacak, fakat aynı zamanda kurumasına da yol açmayacak bir oranda. Dilerseniz aşağıdaki videoya göz atabilirsiniz.
Şüpheci olmanın da bir nedeni var aslında. Astrofizikçi Sean Raymond, su seviyelerinde önemli rol oynayabilecek bir dizi bilinmeyen olduğu konusunda uyarıyor. Ve son modeller taşmaların ya da su yetersizliklerinin olduğu durumlarda gezegenlere su nakliyatı yapılmasının makul olabileceğini gösteriyor.
Bununla birlikte Simpson teorisinin yakında denenebilir olabileceğini de belirtiyor. James Webb Space Telescope gibi gelecekte kullanılacak enstrümanlar, yabancı gezegenlerin atmosfer bileşenlerini ölçmek için yeterli güçte olacaklar. Böylece yüzeyde ne kadar su bulunduğu konusunda da ipucu verebilecekler.
Bu çalışma en azından her gezegeni sırf bol miktarda su bulunuyor diye insancıl olarak görmenin yanlış olduğuna dair bir uyarıcı olma özelliği taşıyor.